kerbela

 

Evliyalar Şahi Imam Hüseyin ile Kerbela çölünde Şehit olanlar

 

Şah Hüseyin Kerbelaya varmadan önce Müslim Akily ile Şehit olanlar

 

1 Müslim bin Akily

2 Muhammed bin Müslim Akily

3 Ibrahim bin Müslim Akily

4 Meşkur   ( Akily oglularini zindandan kurtaran zindanci)

5 Hani ( Müslim bin Akily´i evinde saklayan)

6 Muhammet bin Kesiyr

7 Mahdum Bin Muhammet Kesiyr

8 Kays bin Arabi

9 Gülam Selam (Basra´da Şehit oldu)

 

Kerbela´da Imam Hüseyin ile Birlikde Şehit olanlar

 

1 Hür bin Riyah                                                       36 Cebave bin Haris

2 Ali bin Hur                                                           37 Ömer bin Cebave 

3 Urve bin Gulam Hur                                            38 Muhammed bin Mikdad

4 Mis´ab bin Riyah Hur                                          39 Abdullah bin Deccane

5 Abdullah Arm bin Kelbi                                      40 Saad bin Gulam Mevley-i Ebu Talip

6 Berir bin Hasini Hamadani                                  41 Kays bin Rebia

7 Veheb bin Kelbi                                                   42 Sit bin Seyyid

8 Ömer bin Halil                                                     43 Ömer bin Ferrat

9 Halil bin Ömer                                                     44 Müslim bin Hammad

10 Said bin Hanzala                                                45 Abdullah bin Müslim Akily

11 Ömer Abdullah Muhyi                                       46 Cafer bin Akily

12 Vekkas bin Malik                                              47 Abdurrahman bin Meczub Ilahi Sarib

13 Serih bin Ubeyd                                                48 Muhammed bin Abdullah Cafer

14 Müslim bin Avsece                                           49 Muhammed bin Avf Abdullah

15 Mahdum bin Müslim                                        50 Avn bin Avf

16 Hilal bin Raf´i                                                  51 Abdullah bin Imam Hasan

17 Abdurrahman bin Abdullah                             52 Muhammed bin Enes

18 Yahya bin Müslim Mazeni                               53 Sa´d bin Deccane

19 Abdurrahman bin Ürve                                    54 Firuzan

20 Maik bin Enes                                                  55 Kasim bin Imam Hasan

21 Ömer bin Muta                                                56 Ebubekir bin Imam Hasan

22 Hasim bin Utbe Vakkas                                   57 Osman bin Ali

23 Fazl bin Ali Mürteza                                        58 Avn bin Imam Ali

24 Habib bin Mezahir                                           59 Abdullah bin Imam Ali

25 Hamza bin Harir                                              60 Celal Abbas bin Imam Ali

26 Zeyd bin Muhacir Cafi                                    61 Ali Ekber bin Imam Hüseyin

27 Enes bin Ma´kel                                              62 Ali Asgar bin Imam Hüseyin

28 Zehir bin Hassan                                              63 Imam Hüseyin bin Imam Ali

29 Cafer bin Müezzin

30 Yusuf bin Haris                             Kaynak Bektasiligin ic yüzü ( s.286-287)

31 Maik bin Utbe

32 Faris

33 Hanzala bin Sa´d

34 Zeyd bin Ziyad Saabi                   www.merge.de.vu

35 Sa´d bin Abdullah

 

 

 

 

 

 
AŞKIN MİRACINDA VEFA BESTESİ
 
Cafer Bayar Hoca
 
 
 
Bismillahirrahmanirrahim
 
Hamd ve övgü, alemlerin rabbi Allah’adır; salat ve selam yüce İslam Peygamberi Muhammed Mustafa’ya (s.a.a) ve masum Ehl-i beytinedir.
Hz. Hüseyin b. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Ey Allah’ın kulları, Allah’tan korkun ve dünyadan sakının! Eğer dünya birine kalacak olsaydı veya biri dünyada kalacak olsaydı, kesinlikle bunlar, peygamberler olurdu. Çünkü kalıcı olmaya daha hak sahibi ve memnun edilmeye daha layık-öncelikli olanlar, peygamberlerdir. Ancak Allah, dünyayı, imtihan için ve ehlini de yok olmak için yarattı. Öyleyse dünyanın yenisi eskiyecektir; nimeti yok olacaktır ve sevinci de üzüntüye-kötülüğe dönüşecektir. (Dünya) geçici bir konak, kalıcı olmayan bir geçittir. O halde azık toplamaya bakın ve en hayırlı azık ise Allah’tan sakınmaktır. Kurtuluşa erebilmek için ilahi yasaları/kuralları gözetin ve Allah’tan korkun.”
1367 yıl önce Muharrem ayında, Müslümanlar için en büyük facia ve müsibet olarak tarihe geçen bir olay gerçekleşti. Gökyüzü ve yeryüzü ehli için en büyük müsibetti, bu olay.
Üçüncü İmam ve önderimiz Hüseyin b. Ali (a.s), en seçkin ve üstün insanlardan olan yetmiş iki yareniyle birlikte Kerbela’da şehid edilmişti.    
Öncelikle bu büyük müsibeti Hz. Mehdi’ye (a.s), Kerbela’nın kıyam mektebine gönül bağlayanlara ve bütün Ehl-i beyt dostlarına tesliyet arz ediyorum.
Hüseyin’in (a.s) yarattığı Kerbela ve Aşura, insanın varlığı gibi çok boyutlu bir yer ve olaydır. Bu yazımızda, ölümsüz Kerbela mektebinin insanlığa sunduğu çok önemli derslerden bazılarına değineceğim.
Öncelikle belirtmem gerekir ki Kerbela ve Aşura, her hangi bir zaman dilimiyle sınırlandırılamayacak kadar büyük bir ruh taşımakta ve bütün insanlık için örnek teşkil etmektedir. Çünkü bu kıyamın konusu, her iki yüzüyle insandır ve erdemlerin barınağıdır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Her gün Aşura ve her yer Kerbela’dır.”
Aşura; insan madalyonunun her iki yüzünün de olanca netlikle sergilendiği bir gündür. İnsan, Aşura olayını incelemekle kendisini daha iyi tanıyabilir.
Kerbela; insanlık örneği yiğitlerin kanıyla canlılık ve sefa bulan kızıl ufuktur.
Kerbela; insanlık modeli yüce ve ölümsüz insanların olanca izzetle batılın karşısına dikilip hakkın gücünü gösterdikleri ve ebedîleştirdikleri yalın ve gösterşsiz aşk vadisidir.
Kerbela; Ebu Süfyan oğulları saltanatının yarım günlük bir zaman zarfında devrildiği ve çökertildiği yerdir.
İmam Hüseyin (a.s) bir buyruğunda, “zalim sultan” diyerek Muaviye oğlu Yezid’in vasıf ve özelliklerine sahip olan bütün zamanların zalim yöneticilerini hedef göstermiş ve onlara karşı kıyam edilmesi gerektiğini buyurmuştur.
İmam Hüseyin (a.s), hem “Ümmet, Yezit gibi bir yöneticiye duçar olmuşsa, İslam’la vedalaşmak gerek.” ve hem de “... beni örnek olmalısınız.” gibi buyrukları ile özgürlükçü nesillere şöyle seslenmektedir: Yezit gibi biri zorla yönetimi ele geçirmiş ve Müslümanlara musallat olmuşsa, sonu ölüm olsa bile Hüseyin b. Ali (a.s) gibi kıyam etmek gerekir.
 İmam Hüseyin (a.s), bu iki buyruğunda olduğu gibi diğer buyruklarında da kıyamından dersler çıkarılmasına vurgu yapmış ve bunun gerekli olduğuna dikkat çekmiştir.
İnsanî hayatımızı yeniden yapılandırma ve yaşam tarzımıza Hüseynî (a.s) renk katma yönünde, bu kıyamdan almamız gereken çok şeyler vardır. Şimdi bu bağlamda, hayatî önem taşıyan bir kaç noktaya değineceğim.
 
 
1. Ders:
İnsan, ilahi ikrama muhatap olmuş bir varlıktır. Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
“Andolsun biz, Âdem oğullarını üstün bir şerefe mazhar kıldık...”[1]
Yüce Allah, insana, melek de dahil olmak üzere diğer varlıklardan ayıran ve üstün tutan akıl, irade, yetenek ve kabiliyet gibi nice nimetler vermiştir. Hemen belirtmem gerekir ki insanı, diğer varlıklardan üstün kılan şey, bu nimetlere sahip olması değildir; bilakis bu nimetleri, gerektiği gibi kullanarak yokluk uçurumuna yuvarlanmaktan korunmasıdır.
İnsan, hayvanî eğilimleri ve azgın istekleri karşısında kendini koruyabiliyor ise, alçaklık ve vahşilik uçurumuna düşmemek yönünde gayret gösteriyor ise “üstün” bir varlıktır.
Aşura ve Kerbela, insan toplumlarına, iki tür insanın gerçek yüzünü tanımlamakta ve tanıtmaktadır:
a- Allah’ın bahşettigi akıl ve irade nimetlerini gayet olgun şekilde kullanarak ve ilahi hidayetten yararlanarak şehadet yolunu seçen insanlar.
Bu tür insanlar, bu aydın ve onurlu yolu kendi iradeleriyle seçerek benzerine az rastlanır bir sabır ve direniş örneği sergilemiş ve aynı zamanda da kendilerinden sonra gelecek olan yüce insanların tümünü imrendiren çok büyük bir makama ulaşmışlardır. İmam Hüseyin’den (a.s) sonra gelen masum Ehl-i beyt imamları ve dostları, bu gerçeği çok açık olarak şöyle ifade etmektedirler.
“Keşke biz de sizinle birlikte olabilse ve bu yüce makama ulaşabilseydik!”
İslam dininin insana öğrettiği bu keramet ve üstünlük, insanın bu dünyada, dünya ve cezbeleri karşısında kaybetmemesi gereken insanî keramet ve yücelikten ibarettir. Bunun da ırk, dil ve renkle uzaktan yakından hiçbir ilişkisi yoktur.
Müminler Emiri Ali (a.s), cennet ehli hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Cennet ehli her zaman için kerameti-yüceliği yeğlemişlerdir; ve nitekim ebedî ikamet yurtlarına inecek ve yolculuk zahmetinden asûde olacaklardır.”
İmam Hüseyin (a.s), Aşura sabahı yaptığı bir konuşmasında, yarenlerine hitap ederek şöyle buyurmuştur:
“Dayanın-sabredin ey asilzâdeler/kerim insanların evlatları!”
İmam Hüseyin (a.s), dostları şehit düştükten sonra yapayalnız kaldığında, hem yalnızlığını duyurmak ve hem de yarenlerinin yüceliğine vurgu yapmak amacıyla al kanlara boyanmış kutsal na’şlara şöyle seslendi:
“Ey kerim-yüce insanlar, uykunuzdan uyanın ve Peygamberinizin (s.a.a) evlatlarını savunun!”
Şehitler Efendisi Hüseyin (a.s), ashabını sık sık “yücelik, keramet, üstünlük” vasıflarıyla överdi.
Ne de yüce ve kerim insanlardı; ne Yezidîlerin vaatleri ve ne de tehditleri, onları yanıltamadı ve haktan ayıramadı. İnsanlık ölçüsü bu asil insanlar, kanlarını, son damlasına kadar Hüseyin’e (a.s) hediye ettiler. Bu tertemiz kanların sahibi yüce Allah’ın sonsuz ve sayısız selamı onlara olsun.
b- Kerbela kıyamının insanlık alemine tanıttığı ikinci tür insanlar ise, akıl ve iradelerini kötü yönde kullanan, insanî değerleri ellerinin tersiyle iten, nefsin azgın isteklerine boyun eğerek alçaklığa yönelen ve sonuç itibariyle de insanî kerametten-yücelikten yoksun kalan insan karalaması tiplerdir.
Tamah ve hırs bineği, bu insan müsveddelerini öyle bir yola sürükledi ki, Peygamber (s.a.a) evladı Hüseyin’i (a.s) ve vefa sembolü yarenlerini en feci şekliyle katlettiler. Bunun doğal sonucu olarak da Allah’ın, peygamberlerin ve imamların lanetini ve de ilahi azabı kazandılar.
Kerbela, insanlığa iki tür insan tanıttı:
Keramet, yücelik ve üstünlük sahibi insanlar.
Alçak, vefasız, kinci, câni ve taş kalpli insan karalamaları.
 
2. Ders:
Hüseynî (a.s) Aşuranın insanlığa öğrettiği ikinci ders, izzet ve direniştir.
İnsan, yaratılışı itibariyle izzete düşkün ve izzet yanlısı bir varlıktır. Her insan, aziz ve saygın olmayı sever; zillet ve horlanmaktan da nefret eder. İzzet ve zillete neden olan şeyleri tanımamak, insanı hataya düşüren etkendir.
İzzetin manası, “yenilgi kabul etmeyen saygın direniş”ten ibarettir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“İzzet-şeref tümüyle Allah’a aittir.”[2]   
İzzet arayan insan, aradığını Allah’tan dilemelidir; çünkü yenilgiye uğramaz tek güçlü “Allah”tır ve izzet bahşeden de O’dur. Allah’tan başkasından izzet dileyen helak olacaktır. Çünkü bütün varlıklar, sınırlı ve kısıtlı olmaları hasebiyle yenilgiye mahkumdurlar.
Yüce İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:
“Rabbiniz her gün şöyle buyurmaktadır: İzzet sahibi benim; her iki cihanın izzetini dileyen, bana itaat etmelidir.”
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmakta:
“Allah, günahların zilletinden çıkarıp takva izzetine ulaştırdığı insanı, serveti olmasa da mustağni ve eli-günü olmasa da izzetli kılar.”
Müminler Emiri Ali (a.s) ise konunun bir diğer boyutuna şöyle dikkat çekmektedir:
“Allah, İslam’ı izzetli kılmak için cihadı farz etmiştir.”
İmam Hüseyin (a.s), Aşura günündeki bir konuşmasında, Ömer b. Saad ve ordusuna şöyle hitap etmişti:
“Bilesiniz ki zinazâde oğlu zinazâde (Übeydullah b. Ziyad), beni kınından sıyrılmış kılıç ile zillet arasında seçim yapmaya zorlamıştır. Zillet ise bizden uzaktır. Bunu ne Allah, ne Peygamberi (s.a.a) ve ne de müminler bize yakıştırmazlar. Hem tertemiz ve iffetli anneler ve hem de izzet-i nefsi olan insanlar, alçaklara itaat etmenin yerine keramet sahibi yüce insanların öldürüldüğü meydanı tercih ederler.”
İmam Hüseyin’in (a.s) “Zillet bizden uzaktır!” buyruğu, insanlık alemine izzet dersi vermektedir. İzzetli insanların yanında değer olan şey, zalimlerle birlikte yaşamak değil; bilakis izzetle ölmektir.
Kerbela destanının o yüce, kerim ve aziz kahramanları, kendilerini dünyadan ve dünyalıklardan soyutlayarak Allah ile mülakata koştular; olanca samimiyet ve içtenlikle canlarını Allah’a sundu ve izzetle ebedîleştiler.
 
3. Ders:
Kerbela kıyamının ve Aşura mektebinin insanlığa öğrettiği bir diğer husus, özgürlük ve hürriyet dersidir.
Kerbela; özgürlükçü insanların vatanı ve Aşura ise özgürlüğün kendini gösterdiği gündür.
İslam dini, özgür ve özgürlükçü olmayı öğütlemekte, kimseye ve hatta nefsin azgın isteklerine dahi kul-köle olmamayı emretmektedir.
Bu hususta Müminler Emiri Ali’den (a.s) rivayet edilen bir kaç hadise dikkatinizi çekmek istiyorum. Şöyle buyurmaktadır:
“Başkasına kul olma; çünkü Allah seni hür yaratmıştır.”
 “Nefsinin isteklerine muhalefet eden kimse özgürdür.”
“Dişlerin arasındaki kalıntıları (naçiz ve hakir olan dünya malını) ehline havale edecek özgür insan yok mu?! Bilesiniz ki sizin değeriniz cennettir; öyleyse kendinizi ondan aşağısına satmayın.”
Şehitler Efendisi Hüseyin (a.s), Aşura günü ashabına seslenerek şöyle buyurmuştu:
“Ey asîlzâdeler, sabredin ve dayanın; cennet karşınızda durmaktadır.”
O asîl zâdeler de, İmam ve önderlerinin buyruğunu tam bir içtenlikle uyguladı ve Allah’a kulluk ışığında olanca yiğitlik ve özgürlük sergileyerek aziz canlarını Allah’a takdim ettiler.
İmam Hüseyin (a.s), Hür b. Yezid şehit olduktan sonra onun mukaddes na’şının yanına gelip şöyle buyurdu:
“Sen, annenin adlandırdığı gibi hem dünyada ve hem de ahirette özgürsün.”
Hür, bütün bağımlılıklardan kendini soyutlamış özgür bir yiğitti ve hiçbir şey de onun özgürlüğüne engel olamadı; ne kabile, makam ve ne de eş, evlat. Hür, Allah’a teslimiyet sunarak her şeyi elinin tersiyle itti ve Hüseyin (a.s) yolunda yüce özgürlük makamına ulaştı.
Şehitler Efendisi Hüseyin’in (a.s) bütün ashabı özgür insanlardı ve bu özgürlüğü Hüseyin’den (a.s) öğrenmişlerdi. Özgürlük vurgunu bu erler, değer taşıyan her şeylerini Allah’ın huzuruna takdim ederek özgürlük destanı yazıp insanlığa armağan ettiler.
İnsan ve insanlık tarihi var oldukça, bu özgürlük önderlerini rahmet ve saygıyla anacaktır.
İmam Hüseyin (a.s), son nefeslerinde Allah ile halvet edip münacata durmuştu ki Yezit ordusunun, Ehl-i beyt çadırlarına saldırdığını görünce, onları da özgür yaşamaya çağırdı ve şöyle buyurdu:
“Ey Ebu Süfyan oğullarının izcileri, dine inanmasanız ve ahiretten korkmasanız bile en azından dünya hayatınızda özgür yaşayın!”
Sevgi ve merhamet deryası olan Hüseyin (a.s), gaflet uykusundaki taş kalpli düşmanlarını bile özgürce yaşamaya çağırmakta ve Yezid’in kulluğundan kurtarmaya gayret etmektedir.
Yazının başlangıcındaki İmam Hüseyin’in (a.s) buyruğunu bir kez daha hatırlatmak isterim:
“Ey Allah’ın kulları, Allah’tan korkun ve dünyadan sakının! Eğer dünya birine kalacak olsaydı veya biri dünyada kalacak olsaydı, kesinlikle bunlar, peygamberler olurdu. Çünkü kalıcı olmaya daha hak sahibi ve memnun edilmeye daha layık-öncelikli olanlar, peygamberlerdir. Ancak Allah, dünyayı, imtihan için ve ehlini de yok olmak için yarattı. Öyleyse dünyanın yenisi eskiyecektir; nimeti yok olacaktır ve sevinci de üzüntüye-kötülüğe dönüşecektir. (Dünya) geçici bir konak, kalıcı olmayan bir geçittir. O halde azık toplamaya bakın ve en hayırlı azık ise takvadır. Kurtuluşa erebilmek için ilahi takvayı gözetin, Allah’tan korkun.”
Dünya sevgisi bütün kötülüklerin ve çirkinliklerin başıdır. Dünyaya vurulan bir insan; insanî kerametini, yüceliğini, izzetini, saygınlığını, özgürlüğünü ve hürriyetini kaybetmiş olacaktır. Bu değerleri kaybeden insan da pisliğin ve kötüğün her türüne bulaşacak ve hatta zamanının imamı olan Peygamber (s.a.a) evladını bile göz kırpmadan katledecektir.
Allah’ım, kalbimizde dünya sevgisine yer verme ve dünya vurgunluğuna karşı bizleri koru!
Allah’ım, bizleri de Hüseyin’in (a.s) ziyaretçilerinden kıl!
Şehitler Efendisi Hüseyin’e (a.s) ve insanlık örneği özgür ashabına selam olsun!

 
 
 .

Kostenlose Webseite erstellen bei Beepworld
 
Verantwortlich für den Inhalt dieser Seite ist ausschließlich der
Autor dieser Homepage, kontaktierbar über dieses Formular!